
Gün büyük haberin günüdür. Her yer dürülmüş ve her şey:“Her can ölümü tadacaktır. Sonunda Bize döneceksiniz.(ankebut 29/57) ”buyruğuna şahittir artık. Bir meydan kurulur.
Adı mahşer, orada bekliyor bütün beşer. Her bir grup sınıflara ayrılmıştır. Her idrak/akıl sahibi, hesabın sorulacağı, hesabın verileceği anı bekler. Kimi ektiğinden cennet biçer, kimi ateş.
Ne zor gün:” O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar. O gün, herkesin kendine yeter derdi vardır. O gün bir takım yüzler aydınlıktır, gülmekte ve sevinmektedir. O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür."(Abese 80/34-41)
O gün, bizi beklediğine iman ettiğimiz halde, çoğu zaman nasıl olurda yaşadığımız hayatın türlü türlü hayallerine dalarız. Birini bitirsek, diğerini hesaplarız. Bu hayat için haddinden fazla palanlar kurar, ardına düşeriz. Öyle ki hesap ettiklerimiz için ömrümüz beş yüz! sene olsa yetmez.
Neden?!
Gideceğimiz biliyorsak!
Neden?!
Dünya hayatına bunca saplantımız.
Ahirete inancımızda sıkıntı mı var?!
Neden ölmeyecekmiş gibi hayatlarımızı sürdürüyoruz. Onlarca ölenden haberimiz varken. Bizden öncekiler mezarlıkları doldurmuşken.
İnsanı neden Ahiret yurdu, dünya yurdu kadar endişelendirmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder